Merhaba Değerli Okuyucularımız; Bu ilk yazımda sizlere yaşlı sağlığı hakkında bilgi vermek istiyorum. Yaşlı terimi, tıbbi olarak 65 yaş ve üzeri kişiler için kullanılır. Yaşlılıkta biyolojik, psikolojik ve sosyal etkiler nedeniyle insan vücudunun eskisi gibi çalışmamaya başlar. Toplumumuzda, kültürümüzde en saygın, deneyimli ve önemli kesim olan büyüklerimizden, yaşlılarımızdan ve onların sağlığından bahsetmeyi bu nedenle ilk yazımda uygun gördüm.
Yaşlı bireylerde ortaya çıkan özellikle kronik hastalık dediğimiz iyileşmesi mümkün olmayan hastalıklar ve yılların getirdiği sağlık sorunları kişilerde yaşam kalitesinin düşmesine, günlük yaşamda yaptıkları işlerin etkilenmesine hatta kişisel ihtiyaçlarını karşılayamamaya kadar gider. Tansiyon, şeker gibi kronik hastalıkların haricinde yaşlıları en çok etkileyen hastalıkların başında tıbbi olarak osteoporoz halk arasında kemik erimesi denilen hastalık gelmektedir. Her ne kadar kadınları daha çok etkilese de neredeyse her 5 yaşlı erkekten birinde de kemik erimesi gerçekleşmektedir.
Vücudumuzda doğumdan itibaren sürekli olarak kemik yapımı ve yıkımı vardır fakat bir yaştan sonra yıkım oranı yapım oranını geçtiği için artık vücut kendi kemiklerini yıkmaya başlar. Bu nedenle insanda mevcut kemik miktarı azalır; yaşlandıkça kas kütlesinde güçsüzleşme, boyda kısalma, vücut şeklinde bozulma (en belirgin olarak kamburlaşma), hareketlerde yavaşlama ve kısıtlanma gibi durumlar ortaya çıkar. Kemik erimesinin yaşlılarımız üzerindeki en önemli etkisi ise miktarında azalma olan kemiklerin gücünü kaybetmesine dolayısıyla kolay kırılması ve geç iyileşmesidir. Basit bir kaza, özellikle abdest alırken veya lavaboda denge kaybı sonucu düşerek kalça ve bacak kemiklerinde kırılma olması ve bunun sonucu uzun süre yataktan çıkamayacak durumda olmak kimsenin isteyeceği bir şey değildir.
Yaşlılarımızın günlük hayatta en çok zorlandığı durumlardan birinin belki de en önemlisinin nedeni bu kemik erimesidir. Bundan korunmak ve başladıysa ilerlemesini yavaşlatmak için yapılması gerekenler arasında en önemlisi (diğer tüm sağlık sorunlarında olduğu gibi) sağlıklı beslenmek ve mümkün olduğu kadar düzenli spor yapmaktır. Kemiklerin ana yapısı kalsiyumdan oluşmaktadır. Kemik erimesine karşı en iyi beslenme yüksek miktarda kalsiyum ve protein içeren gıdalar tüketmek ve bol bol D vitamini almaktır. Protein içeren gıdalara örnek vermek gerekirse yağsız olmak şartı ile kırmızı et, balık eti, yumurta, fasulye, mercimek gibi baklagiller sayılabilir. Kalsiyum ise bol miktarda süt ve süt ürünlerinde ayrıca çok sevdiğimiz kara lahana, bamya ve diğer yeşil yapraklı sebzelerde bulunmaktadır. Sebzeleri, süt ve süt ürünlerini köylerimizde doğal ve sağlıklı olarak bol bol bulacağımız için her gün tüketerek vücudun ihtiyacı olan kalsiyum rahatlıkla sağlanabilir. Fakat burada dikkat edilmesi gerek husus eğer böbreklerde bir sıkıntı varsa alınan kalsiyum miktarını bir uzman kontrolüne danışmaktır çünkü eğer kalsiyum miktarı abartılırsa ve kişinin yatkınlığı varsa böbrekte taş oluşumuna neden olabilir.
D vitamini ise besinlerle alınan kalsiyumun vücutta emilmesini, kemiklerde depolanmasını ve kasların güçlenmesini sağlamaktır. D vitamininin en ucuz, en doğal ve en kolay kaynağı ise güneştir. Özellikle bulutsuz havalarda öğlen güneşinden önce veya sonra (güneş tepedeyken yapılmamalı), en fazla yirmi dakika olacak şekilde güneş çarpmasından korunarak kafa ve gövde mesela şemsiye gölgesinde kalacak şekilde; dizden ve dirsekten aşağısını kıyafetten arındırarak çıplak deriye güneş banyosu yaptırmak oldukça sağlıklı ve yeterlidir. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus ise dediğim gibi güneş çarpmalarından korunmak ve uzun süre güneş ışınlarına maruz kalmamaktır.
Kemik erimesinin olmaması veya başladıysa hızla ilerlememesi için kaçınılması gereken besinler ve içecekler de vardır. Besinlerin başında aynı zamanda başta tansiyon olmak üzere birçok sağlık sorununa neden olan tuz ve aşırı tuzlu yiyecekler gelmektedir. Alınan aşırı tuz tansiyona neden olmasının yanı sıra alınan kalsiyumun kemiklere ulaşmadan idrarla atılmasına veya tam olarak atılamayıp böbrek taşı oluşmasına neden olmaktadır. Bu nedenle yemeklerde fazla tuz kullanmamak, turşu tüketimine dikkat etmek, kahvaltıda tüketilecek zeytin peynir gibi ürünleri mümkünse tuzsuz satın almak ya da bir gece önceden suda bekletmek kemik sağlığı açısından çok önemlidir. İçeceklerde alkol ve kafein (kahve, kola ve içeceklerde bulunur) ise diğer hastalıklara etkilerinin yanı sıra yine tuz gibi kalsiyum emilimini bozarak kemik erimesinin hızlanmasına neden olmaktadır.
Her şeye rağmen kemik erimesinin önüne geçilemiyorsa veya erkenden önlem almak isteniyorsa, bu durumda profesyonel yardım için doktor kontrolü önem arz etmektedir. Düzenli kemik sayımı yapılması ve takviye edici veya ilaç formunda kalsiyum ve D vitamini desteği almak hem yaşam kalitesinin artmasına hem de iyileşmesi zor olan kemik kırıklarının önüne geçilmesinde önemlidir.
Kemik erimesinin önüne geçildiğinde yaşlılarımızın hareket kabiliyeti artar böylece hem sosyal hem psikolojik olarak daha sağlıklı bir hayatları olur. Unutmayalım ki; yaşlılarımız ne kadar sağlıklı ve mutlu olursa biz de onların tecrübelerinden o kadar yararlanırız.
Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle.